Tüp Bebekte Kullanılan İlaçlar Nelerdir? İlaçların Yan Etkileri Var mı?

İnfertilite varlığında başvurulan yardımcı üreme tekniklerinden Tüp Bebek tedavisinin başarıya ulaşması için kullanılan birtakım ilaçlar vardır. Bu yazımızda Tüp Bebek’de kullanılan ilaçların hangileri olduğu, yan etkileri ve ne zaman bırakılması gerektiği konularında bilgi vereceğiz.

Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Nelerdir?

Tüp Bebek’de kullanılan ilaçların neler olduğu konusuna geçmeden evvel bu ilaçların kullanımına neden ihtiyaç duyulduğunun açıklanması faydalı olacaktır. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu ilaçlar, kişiyi tedavi etmeye yönelik değildir. Yani anne adayı hasta olduğu için kullanılmaz.

İlaçlarla hedeflenen; başarılı bir sonuç için çok sayıda yumurta elde etmek, yumurtanın olgunlaşmasını sağlamak, yumurtaların erken çatlamasını engellemek ve rahim iç zarını (endometriumu) gebeliğe hazırlamaktır.

Yumurtalıkların uyarılmasında FSH ve LH kısaltmasıyla bilinen, sırasıyla folikül stimüle ve luteinize eden hormonlardan (gonadotropin) yararlanılır. Bu hedeflere de tedavi başlangıcında ve süresince deri altına/kaslara enjekte edilen ilaçlar vasıtasıyla ulaşılır.

Ek olarak belirtmek gerekir ki tedavi için gerekli sayı ve kalitede yumurta gelişimi için kadınlara verilmesi gereken ilaç dozu ve uygulaması, kişisel özelliklerin farklı olması sebebiyle değişkendir.

İlaçlar ve İğneler

Yumurta gelişimi için kullanılan haplar:

Letrazol: Genelde yumurta gelişimi sorunlu (yumurtlama bozukluğu) olan hastalarda 5 gün boyunca günde 1 veya 2 tablet şeklinde kullanılır. 2.5 mg tablet versiyonu mevcut olan Letrazol, tüp bebek protokolllerinde de kullanılabilir. Özellikle hormon duyarlı kanseri olan (erken evre endometrium kanseri, meme kanseri) olan kadınlarda düşük estrojen düzeyi ile tüp bebek tedavisi gerekli olduğunda, letrazol ile kombine gonadotropin protokolleri tercih edilir.

Klomifen: FSH salınımını artırarak çoklu folikül gelişimini destekleme görevi gören tablet şeklindeki ilaçtır. Polikistik over sendromunda yaygın kullanımı olan bir ilaçtır. İnfertilite tedavisi kapsamında kullanılan ilk ilaçlardan biri olan Klomifen, regl’in 5’inci-9’uncu günleri arasında alınır. Tüp bebek tedavi protokollerinde gene gonadotropin ile kombine kullanılabilir.

Birden fazla sayıda yumurta elde etmek (Multi-foliküler gelişim/Kontrollü ovaryan hiperstimülasyon) amacı ile verilen iğneler (Gonadotropinler):

Rekombinant FSH: FSH salınımını artırıp yumurtalıkları uyarması amacıyla deri altına enjekte edilerek uygulanır. Günümüzde doz ayarını otomatik olarak yapan kalem tipi türü de bulunur. Laboratuvar ortamında üretilmesi ve %100 saf olması öne çıkan özelliklerindendir.

Rekombinant LH: Kimi hastalarda kullanılmakta olan LH hormonu içerikli bir ilaçtır.

HMG: Human Menopozal Gonadotropinler’in kısaltması olan HMG, menopoz dönemini yaşamakta olan kadınlardan alınan idrarın saflaştırılmasıyla elde edilen bir ilaç olup doğal olarak her iki hormonu da (FSH ve LH) içerir. Hekimin önerdiği süre boyunca ve gündelik olarak deri altına ya da kas içine enjekte edilerek kullanılır. Temel görevi yumurtalıkları uyarıp yumurta (folikül) gelişimini sağlamaktır.

Yumurta gelişimi sırasında yumurtanın çatlamasına engel olmak amacı ile verilen iğneler:

GnRH Agonistleri: GnRH agonistleri, vücutta hipofiz bezinden üretilen LH ve FSH hormonlarının üretimini baskılayan ilaçlardır. Kullanıldığı ilk günlerde bu hormonların salgılanmalarını artırırken (flare -up etki) daha sonrasında LH ve FSH hormonlarının üretimini baskılayan ilaçlardır. Bu ilaçları uygulandıktan yaklaşık 10-12 gün sonra baskılanma etkisini gösterirler. Bu nedenle tedaviden önceki ayda âdetin 21. Gününde uygulamaya başlanıp, âdet ile gonadotropin uygulaması ile devam edilir. Bu uygulama büyüyen foliküllerin yumurta toplama gününden önce çatlamaması için gereklidir. Eski formuyla burun kanalına püskürtülerek (sprey form) ya da deri altına enjekte edilerek uygulanan çeşitleri vardır.

GnRH Antagonistleri: GnRH analogları gibi vücutta hipofiz bezinden üretilen LH ve FSH hormonlarının üretimini baskılarlar. Kısa protokol adıyla da bilinmesinin sebebi, uygulamaya başlandığı zaman etkisinin başlaması nedeni ile beklemeye gerek kalmamasıdır. Âdet ile gonadotropin uygulaması başlanır ve takiben 3-4 gün sonra antagonist ile beraber uygulamaya devam edilir. Bu ilaçlar, büyüyen foliküllerin yumurta toplama gününden önce çatlamasına engel olur. Yumurtaların toplanmasının ardından OHSS riskini ortadan kaldıran bir etkiye de saShiptir.

Çatlatma iğnesi (Ovulasyonun Tetiklenmesi):  

Rekombinant hCG: Çatlatma iğnesi olarak da bilinir ve yumurtaların son olgunlaşması ile foliküller içindeki hücrelerin döllenmeye hazır duruma gelmesini sağlar. Tedavi kapsamında yumurtanın toplanması (OPU) aşamasına geçilmeden yaklaşık 36 saat önce, deri altına enjeksiyon yöntemiyle uygulanır. Uygulamanın tam zamanında yapılması son derece önemlidir zira zamanlamada yapılacak hata, yumurtanın erkenden çatlamasına ya da olgun yumurtanın toplanamamasına yol açar.

GnRH Agonistleri: AMH değeri yüksek veya polikistik over hastası olup, ovaryan hiperstimülasyon riski yüksek kadınlarda antagonist protokol (kısa protokol) uygulanır ve son aşamasında ovaryan hiperstimulasyondan kaçınmak amacı ile GnRH Agonisti çatlatma iğnesi olarak kullanılır. Bu uygulama sonrasında genellikle elde edilen yumurta veya embriyolar dondurulur.

Yumurta toplama sonrası embriyo transferine kadar ve sonrasında kullanılan ilaç ve iğneler:

Progesteron: Tüp bebek tedavilerinde gebelik elde edilebilmesi için yumurta toplama sonrası uygulanması şart olan tek ilaçtır. Embriyonun sağlıklı bir şekilde yerleştirilmesi ve tutunup gelişmesi için endometriumun desteklenmesinde progesteron hormonu kullanılır. Oral ya da vajinal yoldan kullanılan veya deri altına enjekte edilen formları vardır. Rutinde vajinal yoldan, bazen de kas içi veya ciltaltı uygulama yani enjeksiyon şeklinde verilebilir. Bazende vajinal uygulamaya ek olarak kalçadan veya göbekte iğneler beraber verile bilinir.

Estrojen: Estrojen tabletleri bazı hastalarda endometriumun desteklenmesinde ve gebelik elde edilmesinde faydalı olduğundan verilebilinir. Dondurma çözme embriyo transferlerinde endometrium hazırlığı için adetin başında kullanılmaya başlandı ise embriyo transferleri sonrasında da devam edilir.

Düşük molekül ağırlıklı heparin: Halk arasında kan sulandırıcı iğne olarak ta bilinen bu iğneler bazı hastalarda kullanılması gerekli olabilir.

Antibiotikler: Yumurta toplama sonrasında kullanımına başlanır. Embriyo transferinde kesilir. 3-4 günlük bir antibiyotiktir. Muhtemel bir enfeksiyonun muhtemel gebeliğe engel olmasını önlemek amacıyla alınır.

Tüp Bebek tedavisinde ilaçların da ilaçların doğru bir şekilde kullanılmasının da başarıya etkisi büyük olduğundan anne adayının ilaç alımına dair kaygıları anlayışla karşılanmalıdır. Zira ilaç için alınması gereken doz ya da iğne için enjekte edilmesi gereken bölge anne adayının kontrolüne bırakılır. Herhangi bir aksaklık yaşanıp tedavinin başarısızlıkla sonlanmaması için anne adayı ilacın/iğnenin nasıl alınması/yapılması gerektiği konusunda net bir şekilde bilgilendirilmelidir.

Kullanılan İlaç Dozları Tedaviye Özel Olarak Belirlenir

Tüp Bebek tedavisi; yöntemin, ilaçların ve protolokün belirlenmesinden sonra başlar. Protokol, genel hatlarıyla kısa ve uzun olmak üzere ikiye ayrılır. Protokol seçimi de yöntem seçimi gibi hastanın genel özellikleri değerlendirilerek yapılır.

Antagonist protokol olarak da bilinen kısa protokolde Gonadotropin kullanımına (HMG ya da FSH tedavileri) regl döneminin ilk 3 gününde başlanır. Antagonist kullanımı 3-4 gün sonra ilave edilerek, iki iğne bir arada çatlatma iğnesinin yapılacağı güne kadar kullanılır.

Agonist protokoller: Ultra kısa protokol, kısa protokol ve mikrodoz protokol, uzun protokol gibi farklı uygulamalar vardır. GnRH agonistleri bu protokolllerde farklı doz ve uygulama şekillerinde kullanılarak, HMG ya da FSH yeterli yumurta elde edilmeye çalışılırken, bu ilaçlarla yumurtanın erken çatlamasına engel olunur. Uzun protokolde ise GnRHa kullanımına reglnin 21. gününde başlanır. Akabinde meydana gelen kanamadan üç gün sonra yapılan test ardından tedavinin seyri belirlenir. Bu aşamada baskılama olmuşsa GnRHa’nın yanında HMG ya da FSH tedavilerine de geçilir ve ilaçların kullanımına çatlatma iğnesi yapılana kadar devam edilir. Ultra kısa protokolde de reglnin ilk günü GnRHa’ya başlanır ancak ilaç alımı üç günün ardından durdurulur.

Tedavinin devamında HMG ya da FSH devreye girer. Mikrodoz kısa protokol yumurtalıkları zayıf olan hastalarda tercih edilir. Tedaviden önceki ay doğum kontrol hapları kullanılır ve hapların bitiminden sonra gerekli testlerin yapılmasının ardından GnRHa’ya başlanır. Mikrodoz kısa protokol kapsamında kullanılan analogların dozu, sulandırılıp seyreltilmiş özelliktedir.

Kullanılan İlaçların Yan Etkileri

Tüp Bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar, içerikleri bakımından olduğu gibi vücuda alınma yolları bakımından da çeşitlilik sergilediğinden yan etkilerin değişkenlik gösterdiği söylenebilir ancak genel olarak denilebilir ki kullanılan ilaçların etkileri geçicidir.

Bir önceki başlıkta belirttiğimiz gibi kimi ilaçlar deri altına ya da kaslara enjekte edilerek vücuda alınmaktadır. Bu tür ilaçların geçici yan etkisi, enjeksiyon yapılan bölgede ortaya çıkan tahrişlerdir. Bu yaygın görülen yan etkinin yanı sıra nadiren de olsa kasıkta ağrı, göğüslerde hassaslaşma veya duygularda değişiklikler görülebilir.

Yumurtalıkları uyarıcı ilaçların (uyarıcı iğneler) yan etkileri görece biraz daha ağır olabilmektedir. Kimi hastalarda bu tür ilaçlar, transfer sonrası görülen ve OHSS (Ovaryen Hiperstimulasyon Sendromu) olarak bilinen bir sendromun ortaya çıkmasına yol açabilir. Sendrom, ilaçların miktar bakımından fazla yumurta ile kistler oluşturması durumudur. Belirtileri; nefes darlığı, karın bölgesinde şişlik hissi, iştahsızlık, bulantı ve bazen bulantıya eşlik eden kusma, idrar çıkışında azalma vb durumlardır. Bu belirtilerin tamamı, her OHSS teşhisinde ortaya çıkmaz. Yaygın olarak görülen hafif OHSS’de genellikle yumurtalıkların büyümesinden kaynaklanan karın bölgesinde asgari bir rahatsızlık hissi vardır.

Hastanın kendini zorlayıcı hareketlerden kaçınarak dinlenmesi ve ağrı kesici ilaç takviyesiyle belirtiler birkaç gün içinde ortadan kaybolur. Orta seviye OHSS’de karındaki rahatsızlık hissine eşlik eden bulantı ya da kusma ve karında şişlik meydana çıkar. Hastanın dinlendirilmesi ve takip edilmesiyle yine belirtilerde gerileme sağlanır. Tüp Bebek tedavisi gören hastaların çok azında (%1) görülen şiddetli OHSS’de ise anılan diğer belirtiler görülür. Şiddetli OHSS’de tedaviye sağlık kuruluşunda devam edilmesi gerekebilir. Burada önemli olan, ilgili hekimin, ilgili hastasının özelliklerini göz önünde bulundurarak riskleri en aza indirecek yöntemleri uygulayabilecek mesleki yeterliliğe sahip olmasıdır. Yani, sendromdan hastaların korunması, başarılı bir hekim tercihiyle mümkün hâle gelebilmektedir.

“Kullanılan ilaçlar kilo yapar mı?” alt başlığında daha ayrıntılı olarak ele alacak olmakla birlikte burada da belirtmemiz gerekir ki Tüp Bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar vücutta su tutma özellikleri nedeniyle kilo artışına (1-3 kilo) sebep olabilirler.

Son olarak belirtmek gerekir ki Tüp Bebek tedavisinde kullanılan ilaçların kansere yol açtığına dair herhangi bir kanıt mevcut değildir. Yapılan geniş ölçekli araştırmalarda, yumurtalık ya da meme kanseriyle Tüp Bebek’te kullanılan ilaçların doğrudan ilişkili olmadığı ortaya konmuştur. Ayrıca, bu ilaçların yumurtaların sayısına etki ederek (azaltarak) hastaların vaktinden önce menopoz dönemine girmesine neden olması da söz konusu değildir.

Kullanılan İlaçlar Kilo Yapar Mı?

Tedavi görenlerin en sık merak ettiği konuların başında geldiğinden Tüp Bebek’te kullanılan ilaçlar kilo yapar mı, sorusunun ayrıntılı olarak ele alınmasında fayda vardır.

Geçmişte oluşmuş algıların yıkılması, hastaların endişelerinin giderilmesine bulunacağı katkı bakımından oldukça önemlidir. Tüm alanlarda olduğu gibi tıp alanında da yapılan çalışmalar, gelişmeye açıktır. Dolayısıyla geçmiş yıllarda Tüp Bebek tedavisi kapsamında kullanılan ilaçların kilo aldırmaları, gelişmeler sonrası asgari düzeye çekilmiştir.

En nihayetinde hormon tabanlı ilaçlar kullanıldığından vücut su tutuyor, iştah artıyor ve böylelikle kişinin kilo almasına yol açıyor olsa da düzenli ve sağlıklı beslenme düzenine geçilerek bu etkinin önünün alınması mümkündür. Öte yandan alınan kilolar (1-3 kilo), verilmesi kolay kilolar olmaktadır.

Kullanılan İlaçlar Âdet Gecikmesi Yapar Mı?

Tüp Bebek tedavisi gören kadınların cevabını özellikle merak ettikleri konulardan bir diğeri de kullanılan ilaçların adet gecikmesi yapıp yapmadığıdır. Yumurta toplama işlemi sonrasında verilen ilaçlar, gebeliği destekler ve gebelik testine kadar âdet kanamasına engel olur.  Bu nedenle ilaçların hekimlerin ön gördüğü süre boyunca düzenli olarak kullanılması ve embriyo transferinden 12-14 gün sonra kanda gebelik testi yapılması gerekmektedir.

Tedavi sonrası gebelik elde edilemedi ise, bir hafta 10 gün içinde ilaçlar kesildiğinde adet görülür.

Kullanılan İlaçlar Ne Zaman Bırakılır?

Tüp Bebek tedavisi kapsamında hastanın düzenli olarak ve hekiminin ön gördüğü dozda alması gereken ilaçların ne zaman bırakılması gerektiği hastaya göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin hastada embriyo transferi sonrası gebelik oluşmuş ise ilaçlara özellikle progesteron tedavisine gebeliğin ilk 2 ayında devam edilir. Gebelikte kanama olması durumunda bazen ilaçlara daha uzun süre devam edilmesi gerekebilmektedir. Genel olarak denilebilir ki taze embriyo transferi yapılmışsa ve herhangi bir şikâyet ortaya çıkmamışsa transferden 2 ay sonra ilaçlar kesilir. Dondurulmuş embriyo transferinde ise bu süre 2,5-3 aya çıkabilmektedir.

Tüp bebek tedavisi planlanırken kişiye özel tedavi planı yapılması ne kadar önemli ise ilaç kullanımında da kişiye özel planlama yapılması o kadar önemlidir.

Tedavi hakkında ayrıntılı bilgi ve fiyatlar için Tüp Bebek fiyatları yazımı okuyabilirsiniz.

Önceki yazı
Tüp Bebek Havuz Yöntemi Nasıl Yapılır? Embriyo Havuzu Başarı Şansını Arttırır mı?
Sonraki yazı
Tüp Bebek Öncesi İstenen Testler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler